4 Nisan 2017 Salı

TÜRÜNÜN SON ÖRNEĞİ İLKEL KABİLELER

                                    PİRAHA KABİLESİ



                  Amazon ve Brezilya boyunca pek çok küçük ilkel kabile vardı.Ancak;Piraha kabilesi çok farklı büyüleyici bir kabile çünkü; onların yeryüzündeki diğer insanlardan çok farklı dilleri ve kültürleri var.Piraha dilleri çok garip özelliklere sahip bir dil ,dil birkaç ses özellikleri içeriyor  fakat hiçbir renk ,sayı ve geçmiş zamana dair kelime mevcut değil çünkü Pirahalar komün bir yaşam sürdükleri için saymaya ihtiyaçları yok.
            Pirahalar genel olarak batılılardan çok farklılar.Misyonerlerin mesajlarını olağanca reddediyor ve bizim teknolojimizle hiç mi hiç ilgilenmiyorlar.Belli bir liderleri bulunmuyor ve bizim gibi cinsel takıntıları yok.İhtiyaç duyulan kaynaklarım sağlamak için diğer insan veya kabilelerle cinsel yada duygusal ilişkiler kurmuyorlar.Çok fazla dışarıyla temasları olmadığı için bu grup yüzyıllardır değişmeden kalabilmiştir.


                                         DUKHA KABİLESİ


      Ren geyikleri genelde noel babayla simgeleştirilen varlıklardır.Fakat; dukhalar için bu hayvanlar hayati önem taşıyorlar.Dukhalar Tong hanedanı tarihi öncesine dayanan ,Moğolistan'ın son göçebe ren geyiği çobanlarıdır.Bu soğuk ve dağlık bölgede çok az kaynakları vardır.Bu yüzden;süt ,peynir yapmak için,ulaşım ,avcılık ve turist çekmek için ren geyiklerine bel bağlamış durumdalar.
    Ancak; bir çok kabilenin olduğu gibi dukha kabilesinin de yaşamı tehlike altında ,ünlü ren geyiklerinin sayısı gittikçe azalıyor.Bu düşüşe sebep olan çeşitli faktörler var.Daha da kötüsü Moğolistan da altın keşfiyle birlikte bu topraklara bir sürü madenci geldi ve artık yaban hayatları da tehlikeye girdi.Kabilenin genç nüfusu artık kentlere doğru göç etmeye başladı.

                                     ANDAMENESE KABİLESİ


Negritos olarak da sınıflandırılır ama boylarının çok kısa oluşu yüzünden pigme olarak da adlandırılırlar.Andaman adasının Bengal koyunda yaşıyorlar.Afrikaya ilk göç eden gruplardan biri olduğu düşünülüyor.19.yy kadar daha nasıl ateş yakıldığını bilmiyorlardı.Andamenese kabilesi kendi içinde farklı dil ve kültürleri olan kabilelere ayrılıyor.Bunlardan biri olan bo kabilesinin ,son üyesi 2010 yılında 85 yaşında öldüğünde bu kabilenin de soyu tükendi Diğer kabile Sentelese  ise günümüz teknolojik çağına şiddetle direnmesiyle biliniyor.
      Büyük Hint kültürüne entegre olmadan hala ataları gibi yaşıyorlar.Mesela balık,domuz ve kaplumbağa avlamak için ok ve yay gibi tek tip silah kullanıyorlar.Erkek ve kadınlar birlikte bitki kökleri ve bal topluyorlar.En büyük sorunları topraklarına gelip onlara yabani hayvanmış gibi davranan hintliler.Kesin sayısı bilinmemekle beraber 400-500 andamenese üyesinin hala yaşadığı biliniyor.
 

                                        BATAK KABİLESİ


      Filipinlerin Palawa adasında yaşayan batak kabilesi ,gezegenin genetik olarak en farklı insanlarını barındıran kabilesi.Onlar Afrikalıların en uzak akrabaları olan Negrito ve Austratoid ırkına ait olduklarını ve hepimizin bu ırktan geldiğini düşünüyorlar.
       Batak kabilesinde tipik bir Negritos kısa boylu ve kıvırcık saçlara sahiptir.Geleneklere göre kadınlar sarong giyer;erkekler ise ya belirli yerlerini kapatmak için g-string takı veya tüy kullanırlar ya da hiçbir şey giymezler.Hep birlikte avlanır ve kendi yaptıkları davullarla ritim tutup dans ederler.Şuan da yaklaşık 300-500 civarında üyesi bulunuyor İronik bir biçimde yüzyüze oldukları en büyük tehlike çevrecilik.

                                        SPİNİFEX KABİLESİ


Spinifex veya Pik Nguru yaşanabilecek en sert iklimlerden biri olan büyük victoria çölünde en az 15000 yıl yaşamış olan Abarjin bir kabile Avrupalıların Avustralya'ya yerleşmesinden sonra bile,böylesine soğuk ve kuru işgal ortamında oldukları için bu kabile çoğu zaman yanlız kaldı.Ancak bu durum 1950'ler de değişti .Spinifex toprakları tarımsal nedenlerle değerli değildi ancak yabancılar bu toprakları nükleer test alanı yaptılar.
     1953'de İngiltere ve Avusturya Spinifex topraklarında nükleer bomba patlatınca burada yaşayan halk farklı yerlere göç etmek zorunda kaldı.1980 lerin sonunda ülkelerine geri dönüp topraklarını almak için çabaladılar.Bölgede bıraktıkları eserlerde onların orada yaşayan yerli halk olduğunu kanıtlamaya yardımcı oldu.Şuan da kaç spinifex üyesinin olduğunu belirlemek zor olsa da Tjunjuntijara olarak bilinen en büyük toplulukları 180-220 kişiden oluşmaktaydı.
      

                                          TAKUU ATOOL KABİLESİ

 
Takuu Atoll Polenezya kökenli bir kabile fakat aykırı bir kültüre sahip oldukları için Polinezya üçgeninde yaşamaktansa Malenesia bölgesinde yaşamayı tercih ettikleri düşünülüyor.Takuu Atoll'un Polinezya'nın benzer halklarından daha farklı ve belirgin kültürleri vardır.
   Hala saman çatılı evlerde yaşıyor ve Avrupa'dan daha eski bir tarihe sahip olduklarına dair hikayeler anlatılıyor.400 civarında üyesi olan bu kabile bir lider tarafından yönetiliyor.
    İklim değişikliğinin yaşanması ne yazık ki taku nun  yaşamını olumsuz etkiliyor.Yükselen deniz seviyesi,onların tatlı sularını kirletiyor ve ekinler su baskınlarından etkileniyor.Belki de bu yüzden yakında orada yaşamak imkansız hale gelecek.Bu durumu engellemek için yapılan set kurma çabaları sonuç vermiyor ve şu günlerde yerlerini kalıcı olarak değiştirmeyi tartışıyorlar.

                                          KAYAPO KABİLESİ


          Kayapo ,Xingu Nehri boyunca zor görülen yollarla bağlantılı,44 ayrı köyde yaşayan Brezilyalı bir kabile.Bu kabile üyeleri kendine "BÜYÜK SUYUN İNSANI" anlamına gelen "Mebegokre"ismiyle adlandırıyorlar.Kayapo kabilesi yüzyıllar boyunca modern insanlarla mücadele etmiştir.Hatta 1989 yılındaki bir baraj  inşasına bile engel olmuşlardır.Belli bir dönem nüfusları azalmış olsa bile günümüzde tekrar çoğalmışlardır.Vücutlarını renk renk boyayan ,renkli başlıklar yapan ve tarımla ilgilenen bu kabile üyeleri artık sosyal ağlarla da iletişim içindedirler.

                                      EL MOLO KABİLESİ


         Kenya'nın yüzlerce yıllık El Molo kabilesi ülkedeki en küçük kabile.Kabile üyeleri etraftaki tehditler yüzünden küçük bir bölgede izole şekilde yaşamaktadırlar.İsimleri "hayatlarını büyükbaş yada küçükbaş hayvancılıktan kazanan insanlar "anlamına gelen bu kabile hayatta kalmak için yalnızca balıkları,su canlılarını ve ticareti kullanıyorlar.Fakat ne yazık ki onlar için büyük önemi olan gölleri her geçen yıl yok oluyor ve bu durum suda ki kirliliğin artmasına,suyun daha bazik olmasına  ve balık popülasyonunun azalmasına sebep oluyor.Yaşam şartları bu derece zorken sağlık açısından da pek güzel bir durumda oldukları söylenemez.Her sene yaşlı,genç bir sürü insan koleradan hayatını kaybediyor.Günümüzde nüfuslarının 400'e kadar gerilediği tahmin ediliyor.Ancak;sadece 40 kadarının saf el-molo olduğu söyleniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder